Admin Admin
Mesaj Sayısı : 426 Yaş : 61 Kayıt tarihi : 03/12/08
| Konu: “Çanakkale geçilmez!”. Cuma Ocak 02, 2009 11:19 am | |
|
“Çanakkale geçilmez!”.
Tarihe baktığımızda bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlarız. Bütün güzelliğiyle Boğaz’a yerleşen, 104.000 kişilik nüfusa, 5000 yıllık bir geçmişe sahip olan Çanakkale, bu güzelliği her mevsim gururla taşımaktadır. Hem Ege hem de Marmara bölgesinde olması, Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği yerde bulunması, savaşlara sahne olan boğazın iki yanına yerleşmiş tarihi bir il olmasının yanı sıra kültür değerleriyle de dikkat çekmektedir. İşte bu özellikleri burayı önemli bir turizm kenti haline getirmiştir.
Çanakkale çok eski bir yerleşim alanı olmasına karşın çok önemli bir yer ve konumdadır. Fatih Sultan Mehmet döneminde, Boğaz’dan geçişleri denetlemek amacıyla bir kale yapılmış, zamanla buralara yerleşim ve çoğalmalar Çanakkale ilini oluşturmuştur. Günümüzde de stratejik önemini koruyan kent bir dönem nüfus olarak tenhalaşmışsa da daha sonra kurulan sanayinin gelişmesi, ticaretin canlanması, yeni eğitim kurumlarının, sahil boyunca eğlence ve dinlence yerlerinin, otel ve motellerin açılması burada yaşamı yeniden canlandırmıştır.
Coğrafi özelliği, denizinin temizliği, lokantalarının seçkinliği, sahil boyunca bu lokantalarda yenilen günlük balık zevki Çanakkale’yi görme isteğinin bir başka boyutudur. Piknik alanları, sahil güzelliği ve doğallığının yanı sıra tarihi eserleri de şehre renk katmaktadır.
.
İskelenin karşı tarafına düşen ve Ayvalık taşından yapılan Saat Kulesi 1897 yılında bir İtalyan tüccarı ve konsolosu tarafından yaptırılmıştır. Kulenin dört tarafında da saat bulunmaktadır. Altındaki çeşme ise Saat Kulesi’nden önce 1889'da yapılmıştı.
Aynalı Çarşı Eski Çanakkale’nin gözde yerlerindendir. Hepimizin bildiği Çanakkale Türküsü’ne konu olan Aynalı Çarşı işte bu çarşıdır. Bu da 1889'da Saat Kulesi’nin altındaki çeşme gibi Yahudi Halyo tarafından yaptırılmıştır
Çanakkale, bir başka savaşla da dikkati çekmektedir. Tarihe konu olan, Troia’da farklı bir taktikle savaş kazandıran ünlü Tahta At(Truva Atı) Çanakkale’nin Tevfikiye Köyü sınırları içindedir.
İKLİMİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ
Çanakkale Marmara ve Ege arasında kalarak bu iki bölgenin de iklim kuşağının özelliklerini taşımaktadır. Kıyılarda kışlar ılık geçerken iç kısımlarda karasal bir iklim sıcaklığı dikkati çeker.
Bu özellikli ilin doğal bitki örtüsü de kıyılardan iç kısımlara gidildikçe farklılık gösterir. Kıyıda, Gökçeada ve Bozcaada’da Akdeniz bitki örtüsü görülür. Büyük bir kısmı ormanla kaplıdır. Meşe, karaçam, kayın ve köknar en çok görülen orman ağaçlarıdır. Dağlık kısımların fazla olduğu Çanakkale’de iç kısımlara gelindikçe bitki örtüsü orman ağaçlarından tarım ürünlerine dönüşür.
EKONOMİ
Ekonomide tarım ve sanayiye önem vermiştir. Ayrıca yalnız merkez olarak değil, çevresi de hem doğa hem ekonomi yönünden önem taşır. Çan ilçelerinde, ayrıca Kestanbol’da sıcak su kaynakları, kırsal kesimlerde buğday, baklagiller, ayçiçeği, tütün, zeytin ve pamuk üretimi, hayvancılıkta koyun ve keçi önemli geçim kaynaklarıdır. Ayrıca göçmen balıkların göç yolu üzerinde bulunması balık avı açısından önem taşır.
Çanakkale el sanatları bakımından da önde gelen illerimizdendir. Özellikle çanak-çömlek, seramik, Yörük halıları birer imalat sanayisinde ön plandadır. Bunların yanı sıra sebze ve balık konserve fabrikaları da önemli gelir kaynaklarındandır. Ezine ilçesinde bulunan, ticarette önemli yer tutan, 1975 yılında yapılan Çanakkale çimento fabrikası da ilin önemli geçim kaynaklarındandır.
EĞİTİM
Bu ilin önemli bir yerleşim bölgesi haline gelmesi, ekonomik ve turizm yapısı kadar eğitim çalışmaları sayesinde de olmuştur. Çanakkale’de önemli bir yer olan On Sekiz Mart Üniversitesi bünyesinde birçok eğitim kuruluşu bulundurmaktadır. Bunlar, fakülte, yüksek okul, meslek yüksek okulu ve enstitülerdir. Ayrıca ilde meslek edindirme kursları ve rehberlik araştırma merkezleri de açılmıştır.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ ANITI VE HARP MÜZESİ
Çanakkale’nin Eceabat ilçesi Seddülbahir köyü yakınında bulunan bu büyük eser, 1944’de açılan proje yarışmasında kazanan Doğan Demirtaş ve İsmail Utkular’ın projesi ancak 1954 yılında yapılmaya başladı. Yarım bırakılan anıt 1958’de Milliyet gazetesinin açtığı bağış kampanyasını sonucunda 1960’da tamamlandı. Bu anıtın içinde kurulan müzede ise Çanakkale savaşları sırasında çevreden toplanan savaş araç-gereçleri, haritalar, krokiler ve fotoğraflar sergilenmektedir.
Böyle önemli bir savaş yaşamış olan Çanakkale anlatılırken tabyalar, şehitlikler ve kalelerden bahsetmemek olur mu? Anadolu ve Avrupa yakasındaki kaleler kıyıların güvenliğini sağlamak için boğazın iki tarafına yapılmıştır.
Tabyalar ve Şehitlikler, Şehitler Abidesi, anıtlar Çanakkale savaşlarını her zaman akıllarda canlı tutan yerlerdir. Çanakkale’ye gidildiği zaman görülmesi gereken önemli bölgelerdir.
Bütün bu anlatılanlardan sonra tarihe damgasını vurmuş olan “Çanakkale Savaşları”ndan kısaca da olsa söz etmemek olur mu? Bugün ülkemizdeki özgür yaşamımızı, diğer bütün savaşlardaki başarımız gibi, Çanakkale Savaşları’nda verdiğimiz şehitlerimize ve büyük önder Mustafa Kemal ******’e borçluyuz.
ÇANAKKALE SAVAŞLARI
Birinci Dünya Savaşı sırasında, İtilaf devletleri kendilerince güzel bir plan kurmuşlardı. Boğazlar ve İstanbul’u ele geçirerek Anadolu’da ilerlemeyi, Rusya’ya ulaşıp araç-gereç yardımı yapmayı düşünüyorlardı. Bilmedikleri bir şey vardı, o da yüreğimizdeki vatan sevgisi… “Çanakkale geçilmezdi,” işte bunu bilmiyorlardı. Rusya bu çıkartmadan endişeliydi. Fransa ve İngiltere’nin İstanbul ve Boğazlar’ı kendisinden önce ele geçirmesi ve kendisine hiçbir hak vermemelerinden korkuyordu. Bu yüzden baskı yaparak bir anlaşmaya zorladı. İstanbul, Boğazlar, Marmara’nın doğu ve batı kısmının kendisine bırakılmasını istedi. Her ne kadar bu isteği hoş karşılamasalar da anlaşmayı kabul ettiler. Savunmasını miralay Cevdet Bey’in yaptığı Çanakkale, coğrafi konumu yönünden savunmaya elverişli olması nedeniyle, mayınlarla döşenmişti 18 Mart 1915’te saat 11’de İtilaf donanması üç filo halinde saldırıya geçti. Bu saldırıda İngiliz ve Fransız zırhlılarından bir bölümü top mermisi ve mayınların isabetiyle battı ve bir kısmı da büyük hasar nedeniyle karaya oturdu. Böylece Marmara denizi’ne giremeden geri çekilmek zorunda kaldılar.
İtilaf donanması, bu yenilgisinden sonra karadan saldırının daha uygun olduğuna karar verdi. 75 000 kişilik bir Anzak ordusu, her ne kadar kıyıya çıkmayı başardıysa da ilerleyemeden durduruldu. Yine de tehlikeyi atlatamamışlardı. Durumun ciddiyetini fark eden XIX. Tümen komutanı Mustafa Kemal Bey(******) kendiliğinden harekete geçerek Anzaklar’a saldırdı ve onları kıyıya yakın sırtlara kadar geri püskürttü. Direncini kaybetmeyen Türk ordusu sonunda itilaf devletlerinin pes etmesini gücüyle sağladı. Düşman yavaş yavaş çekilmeye başladı. Sonunda 8-9 Ocak 1916’da bütün birliklerini geri çekti. Türk ordusu, daha çok kayıp vermesine rağmen yine de Çanakkale’nin geçilemeyeceğini göstermiş oldu.
Mustafa Kemal ****** her zamanki asil davranışını gösterip Çanakkale’de yatan düşman askerinin annelerine seslenerek şu ünlü sözü söylemiştir: “Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.”İşte “yurtta barış, dünyada barış,” bu demektir.
NOT: Fotoğraflar http://www.canakkale.gov.tr sitesinden alınmıştır. | |
|