Yeryüzünde her yerden kovulan Yahudiler Türkiye’ye koşmuşlardı
İsrail, Gazze`de çoluk çocuk demeden herkesi öldürüyor. Ancak 15. Yüzyıl`dan itibaren Avrupa`dan kovulan Yahudiler Türkiye`ye gelerek, incir ağaçlarının ve asmaların gölgesinde özgürce yaşamışlardı...
Müslümanlığın ilk dönemlerinden itibaren Yahudi ve Hristiyanlar`a İslam devletlerinde yaşam hakkı verilmişti. Osmanlılar da bu uygulamayı sürdürerek kendi idareleri altına giren Hristiyan ve Yahudiler`in inançlarına karışmadılar.
DEV İŞKENCE ODASI
Fatih, İstanbul`u fethettikten sonra Yahudiler`e İstanbul`da oturma, ticaretle uğraşma, havra ve okul yapma hakkı verdi. Moses Kapsali`yi de büyük rabbi, yani hahambaşı tayin etti. Roma ve Bizans döneminden itibaren bu bölgede var olan Yahudiler`e "Romanyot" denir. Avrupa`da o dönem Müslümanlar`a yaşam şansı verilmez, Yahudiler ise çok zor şartlar altında hayatlarını sürdürürlerdi. Osmanlı topraklarında ise her dinden insan yaşamaktaydı.
Bu yüzden Yahudi İzak Sarfati, 1454`te Orta Avrupa`daki dindaşlarına bir mektup göndererek hilalin altında yaşayanların haçın hakimiyeti altında yaşayanlara kıyasla çok daha talihli olduklarını söyleyerek Avrupa`daki dev işkence odasını bırakıp Türkiye`ye gelmelerini söylemişti:
"... Burada en iyi elbiseleri giyebilirsiniz. Burada herkes kendi asma ve incir ağacının altında oturabilir. Hristiyan hakimiyetinde çocuklarınızı mosmor veya kıpkızıl dövülme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmadan asla mavi veya kırmızı renkli elbiseler giydiremezsiniz".
TÜRKİYE`YE GELDİ
Fatih`in oğlu İkinci Bâyezid döneminde İspanya, Portekiz ve İtalya başta olmak üzere Avrupa`nın her tarafından sürülen Yahudiler, 1492`den itibaren Osmanlı İmparatorluğu`na geldiler. Sefarad (Sefardim) olarak adlandırılan bu Yahudiler, İstanbul, Selanik, Avlonya, Draç, Modon, İnebahtı, Manastır, Serez, Gelibolu, Edirne, Safed, Şam, Kudüs, Bursa, Manisa, Tokat ve Amasya gibi imparatorluğun farklı coğrafyalarına yerleştiler.
Eliyahu Kapsalu isimli bir Yahudi tarihçi günlüğünde padişahın Yahudiler`in hâline acıdığını ve her tarafa fermanlar göndererek Yahudiler`i şehirlere kabul etmelerini emrettiğini yazar. 16. yüzyılın ortalarından itibaren imparatorluğa Orta ve Doğu Avrupa`dan da Yahudi göçü başladı. Bu ülkelerden gelen Yahudiler ise "Aşkenazi" diye adlandırılır. Yahudiler`in Türkiye`ye göçü sonraki asırlarda da devam etti.
19. yüzyılın sonlarında yaşadıkları ülkelerde gördükleri baskıdan dolayı Doğu Avrupa ve Rusya`daki Yahudiler`in bir kısmı yine ülkemize geldiler. Yahudiler`in Türkiye`ye göçlerini en iyi tasvir edenlerden biri 16. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen Avusturyalı Dernschwam`dır: "...Yeryüzünde ne kadar Yahudi kovulmuşsa hepsi doğru Türkiye`yle koşuyordu".
HRiSTiYANLAR VEBAYI BiLE YAHUDiLER’DEN BiLDiLER
Hristiyanlar tarih boyunca başlarına gelen her felakette Yahudiler`i suçladılar. Zeynep Dramalı, "Tarihi Tersten Okumak" isimli kitabında 1348`de Avrupa`da meydana gelen ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olan veba salgınını anlatırken ilginç bir anekdot aktarır.
"Yahudiler, vebanın suçlusu olarak gösterilip, yok edilirlerse vebanın da biteceğine inanıldı. 1348 yılı baharında Güney Fransa`da ilk Yahudi katliamları başladı. Yahudiler ahşap evlere doldurularak yakıldılar. Bavyera`da 12 bin, Erfurt`ta 3 bin Yahudi öldürüldü, Strasburg`da da 2 bin Yahudi diri diri yakıldı. Avrupa`nın hemen hemen her tarafında bu tür katliamlar oldu. Yahudiler kimi zaman cellâtlarının eline geçmemek için kendilerini yaktılar. Bazı yerlerde Yahudiler yakılmadan önce kazıklatıldı, bazı yerlerde de fıçılara konularak nehirlere atıldılar".