~~sule~~ YÖNETICI
Mesaj Sayısı : 178 Yaş : 53 Kayıt tarihi : 03/12/08
| Konu: Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir! C.tesi Ara. 13, 2008 11:31 pm | |
| Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak! > > Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için > sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar > çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. > Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler > bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını > topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da > arkadaşlarının gitmesini bekliyordu. > > Öğretmeni, onun bu halini fark etti: > - Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin? > > Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi: > - Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim. > - Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? > - Ahmet arkadaşımız var ya… > - Evet, ne olmuş Ahmet'e? > - Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler > koymuyor. - Eee? > - Ona yardim etmek istiyorum. Ama benim yardim ettiğimi bilirse üzülür. > Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona > verseniz? > > Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. > Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali > hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi > değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve > düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardim etmek > istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu. > > Nurhan Öğretmen: > - Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddÃ(R) durumunuz > pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum? > - Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş > bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum. > - Nerede çalışıyorsun? > - Simit satıyorum. > > Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi > şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare > bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla > biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu. > > > Nurhan Öğretmen, Ali'ye dondu: > - Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu. > - Çok zengin bir işadamı… > - Niçin? > - İnsanlara daha çok yardım etmek için… > - Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu > pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen > acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardim edersin. Olmaz mı? > - Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım. > â€" Neden olmaz? > â€" Üç sebepten dolayı olmaz. > > Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni > insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok > simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit > satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp > güvercinlere veriyor. > > İkincisi: 'Ağaç yas iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı > öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam. > > > Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak > istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar. > > > Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu: > - Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi. > > - Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, > ancak günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını > veremem. Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu > olduğuna göre, Cennet'in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin > olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha > karlı bir yatırım olur mu? > > > Nurhan Öğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını 'Evet' anlamında sallarken > Ali'yi evine yolladı. > > > Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak > için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde > kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline > aldı. > > Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en > kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar > onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti > satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile > sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını. > > Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif > edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak > yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı.
En son ~~sule~~ tarafından Ptsi Ara. 15, 2008 11:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
~sevgi~buketi~ Admin
Mesaj Sayısı : 120 Kayıt tarihi : 04/12/08
| Konu: Geri: Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir! Paz Ara. 14, 2008 12:18 am | |
| Cok düsündürücü ve o kadarda anlamli bir yazi....yüregine saglikkkk sulemmmm.............. | |
|