SILAM~FM PAYLASIM PLATFORMU
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SILAM~FM PAYLASIM PLATFORMU

HAYATA DAIR HERSEY BURDA....
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En iyi yollayıcılar
Admin (426)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
ADMiN~GÜL (343)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
((~duygu~)) (313)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
ßy-ßøZKµ®T70™ (223)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
ankaralibay (208)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
~~sule~~ (178)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
~sevgi~buketi~ (120)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
hülya (68)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
@spot (67)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
Club.N8 (66)
Ben okumayacagim.... I_vote_lcapBen okumayacagim.... I_voting_barBen okumayacagim.... I_vote_rcap 
En son konular
» Ben Seni Sevdimmi ?
Ben okumayacagim.... Icon_minitimeÇarş. Tem. 02, 2014 2:48 am tarafından sonsuzask

» ..........................
Ben okumayacagim.... Icon_minitimeÇarş. Nis. 14, 2010 5:13 am tarafından Admin

» DUYURU........
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePaz Şub. 07, 2010 4:45 pm tarafından Admin

» ADMIN GÜLÜN DOGUM GÜNÜ VE SİLAMFM MİN 3.CÜ YILINI KUTLADIK.....
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePerş. Ocak 21, 2010 1:50 pm tarafından Admin

» NEŞE MİZİN DOGUM GÜNÜNÜ KUTLADIK.....
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePerş. Ocak 21, 2010 1:45 pm tarafından Admin

» Ayrılık...
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePaz Ara. 20, 2009 5:38 pm tarafından ßy-ßøZKµ®T70™

» Şehitler Ölmez...Vatan Bölünmez...
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePaz Ara. 20, 2009 5:36 pm tarafından ßy-ßøZKµ®T70™

» ŞEHİTLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUZ....
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePtsi Ara. 14, 2009 3:33 am tarafından Admin

» ekonomı alanında yapılan devrimler
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePaz Ara. 13, 2009 11:11 am tarafından ((canercan))

» SÜPER:)))))
Ben okumayacagim.... Icon_minitimePaz Ara. 13, 2009 11:08 am tarafından ((canercan))

FORUM BiLGiLERi
Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
TakvimTakvim
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Istatistikler
Toplam 70 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: sonsuzask

Kullanıcılarımız toplam 2317 mesaj attılar bunda 1006 konu

 

 Ben okumayacagim....

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 426
Yaş : 61
Kayıt tarihi : 03/12/08

Ben okumayacagim.... Empty
MesajKonu: Ben okumayacagim....   Ben okumayacagim.... Icon_minitimeC.tesi Ocak 10, 2009 8:57 pm

Ben okumayacagim.... E450ec10


Mart ayı gelmişti ama kızım hala okumaya geçmemişti. Ödevlerini yapmamak için bir sürü bahane buluyordu. Elimden geldiğince ilgileniyor, çalışma şevki kazanması için çabalıyordum. Ancak hiçbir gelişme yoktu. Adeta inatla okuma-yazma öğrenmemeye çalışıyor gibiydi. Öğretmenliğin kazandırdığı bütün deneyimlerimi kullanıyor, hiçbirinin işe yaramadığını gördükçe paniğim artıyordu.

Kızımdan bir yaş küçük oğlum ve henüz yedi aylık bebeğim den çalabildiğim her dakikayı kızıma ayırıyor, ancak öğretmeniyle her konuştuğumda büyük bir düş kırıklığı ile eve dönüyordum. ‘Kızım acaba geri zekalı mı’ diye düşündüğüm oluyor, bu düşünceler yüzünden beynimin zonklamasını geçirmek için iki, üç tane ağrı kesici almak zorunda kalıyordum.

O soğuk mart akşamında, sönmeye yüz tutmuş sobanın yanında, kızıma heceleri söktürebilmek için uğraşırken, onun ilgisizliği kalan son sabrımı da tüketti. Ayların birikimiyle kızı mı omuzlarından tutup, silktim ve minicik yanağına hatırladıkça utandığım’ bir tokat attım. Yanağı kıpkırmızı oldu. Şaşkın ama kızgın baktı. Ağlamamak için minik dudaklarını sürekli büküyor, bakışları kalbimin ötelerine doğru ok gibi ilerliyordu.

Sessizliği bozan ben oldum.

“Neden? Nazlıhan neden? Niçin okumayı öğrenmek için gayret göstermiyorsun? Sen aptal değilsin. Neden kendine aptalmışsın gibi davranılmasına izin veriyorsun?”

Bir an durdu, sonra sesinin bütün yırtıcılığı ve kiniyle, “Çünkü ben okumak istemiyorum” diye haykırdı. Kulaklarıma inanamıyordum. Yüksek tahsil yapıp, iyi bir geleceği olacağını düşledim biricik kızım, benim, ben öğretmen Emine Özgenç’in kızı “Okumak istemiyorum” diye bağırıyordu.

Hayal kırıklığı ve şaşkınlık içerisinde “Neden?” diye sorabildim.

“Çünkü ben senin gibi okuyup, öğretmen olup, çocuklarımı evde yalnız bırakıp işe gitmeyeceğim, Çalışmayacağım, Ben sadece anne olacağım.”

Kızım konuşmuyor, adeta beni tokatlıyordu. Başım dönüyor, gözüm kararıyor, bu sözlerin gerçekten kızıma mı ait olduğunu anlamaya çalışıyordum. Evet bu sözleri bana yedi yaşındaki kızım söylüyordu. “İnsan şimdi bayılmaz da ne zaman bayılır” diye düşündüm. Sanki, birden, gözlerimin önünde bir sinema perdesi açıldı ve acı bir film oynamaya başladı. Yozgat’ın Nohutlu Tepesi’nde, o her çıkışımda hiç bitmeyeceğini düşündüğüm yokuşun başındaki bir türlü ısıtamadığım evi hatırladım.

12 Eylül sonrası, eşimin (birçok insana yapıldığı gibi) hiç anlayamadığım bir tarzda ve sebepsizce tutuklanıp cezaevine götürülüşü. Aylarca tutuklu olduğu halde mahkemenin bir türlü başlamayışı. Yıllarca süren ve benim, eşimin neden tutuklandığını beraat ettikten sonra bile anlamadığım mahkemeler. Bakamadığım için dokuz aylık oğlumu Samsun’a, anneme bırakmam. Bakıcı ve anaokulu masraflarını karşılayamadığım için, iki yaşındaki kızımı her gün çalıştığım liseye götürüşüm. Yavrumun öğretmenler odasında koltuklarda uyuyuşu. Uykusunun en derin yerinde çalan teneffüs ziliyle yavrumun fırlayıp koltuklara oturuşu. Sonra müdürün beni çağırıp, “Bak Emine Hanım, biliyorum zor durumdasın ama seni gören herkes çocuğunu okula getirmeye başladı. Burası çocuk yuvası değil ki. Bir daha kızını okula getirme” deyişi. O günden sonra iki buçuk yaşındaki kızımı o koskoca, o sopsoğuk evde, yalnız başına bırakıp, dönene kadar kızımı koruması için Allah’a yalvarışlarım. Acıkır ve susar diye etrafa bıraktığım su bardakları ve yiyecekler. Her akşam eve döndüğümde yavrumu bir köşede battaniyenin altında büzüşmüş buluşum.

“Yavrum, iyi misin? Korktun mu?” diye sorunca, “Korktum, ağladım, ağladım, yoruldum, sustum, sonra yine ağladım”diyerek boynuma sarılışı. Bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerimin önünden. Bir türlü filmin sonu gelmiyordu.

Nisan sonlarına doğru bir öğle paydosunda eve gelmiş ve zili çalmak zorunda kalmıştım.

O sabah telaşla çıkarken anahtarı evde unutmuştum. Ama çok dert etmemiştim. Nasılsa kızım evdeydi. Kapıyı açardı. Ama açmadı. Açmadığı gibi sesinin bütün gücüyle “Anne” diyerek ağlıyordu. “Kızım, ben annenim, aç kapıyı” dedikçe o “Hayır sen annem değilsin. Sen kurtsun. Beni yiyeceksin” diye feryat ediyordu. Ne söyledimse inandıramadım. Dinlediği bir masaldan etkilenmişti besbelli. Yavrum, minik yavrum korkuyor ve ağlıyordu. Yarım saat uğraşmış, ikna edememiştim.

Yapacağım tek şey vardı. Bir şekilde içeri girmek. Ama nasıl? Kapıyı kıracak gücüm yoktu. Nohutlu Tepesi’nde çilingir ne gezerdi. İçerde yavrum feryat figan ağlıyordu. Neden sonra alt kata inmeyi düşündüm. Kapıyı açan komşuma bir yandan olayları anlatıyor, bir yandan balkona doğru koşuyordum. Bir sandalye bulup balkona yerleştirdim ve üst kattaki evimin balkonuna ulaştım. Ben, 153 santimlik ufak tefek kadın, bir sandalye yardımıyla nasıl olup üç metrelik tırmanışı gerçekleştirerek, üçüncü kattaki evimin balkonuna ulaştım. Hala anlamış değilim. Sanki görünmeyen bir el beni yukarı çekti. Balkonun kapısı pek sağlam olmadığından, kilidi kolayca açıp içeri koştum. Kızım kapının dibine oturmuş, başını bacaklarının arasına sıkıştırmış ağlıyordu. Sarıldım, sarıldım, sarıldım... Göz yaşlarım onunkiyle karıştı. Koynuma büzüldü. Sadece “Annem, anneciğim, kurt beni yiyecekti” diyebiliyordu. O gün öğleden sonraki ilk dersimi kaçırdım. Müdürün ikazına rağmen kızımı sınıfıma götürdüm. Önce müdür muavini, sonra müdür tarafından azarlandım ama hiç cevap vermedim. Sadece göz pınarlarımda iki damla yaş belirdi. Ve o yaşlar müdürün birden susup özür dilemesine sebep oldu.

Evet bu acı film bitecek gibi değil. Kızımın sesiyle irkildim.

“Ben okumayacağım. Anne olacağım" diye feryat ediyordu. Feryat etmiyor sanki beni tokatlıyordu. Ona iyi bir anne olamadığımı ve bundan duyduğu rahatsızlığı bu sözlerle haykırıyordu yüzüme. Hayatımın hiçbir anında böylesine bir acı yaşamamıştım. Hiçbir söz yüreğimi ve belleğimi böylesine hırpalamamıştı.

Kızımın kestane rengi saçlarını okşadım. Tokadımla kızaran yanağını öptüm. Başını göğsüme bastırdım. Onun hafızasında yer eden bütün acıları silmek istiyordum. En doğru, en eğitici sözleri bulmalıydım. Ama nasıl?.. Bu allak bullak beyinle nasıl?

Öğlece ne kadar kaldık bilemiyorum. Bir ara konuşacak gücü bulabildim.

“Kızım, her okuyan kadın çalışmak zorunda değildir. Sen iyi bir anne olmak istiyorsun. Ben de iyi bir anne olmanı istiyorum. Ancak, okursan, bilgili olursan, iyi bir anne olabilirsin. Çalışmak zorunda değilsin ki. Sen de evde çocuklarına bakar, onlara okuma yazma öğretirsin” diye devam eden birçok cümle sıraladım peş peşe. Kızım ikna olmuş görünüyordu. Ertesi gün okuldan geldiğinde onu masanın başında Cin Ali kitabını okurken buldum. Kızım, okuyup yazmayı aylar önce öğrenmiş fakat ısrarla herkesten saklamıştı.

Öğretmeni şaşkındı. “Nasıl olur da bir çocuk, bir günde bu kadar ilerleme kaydedebilir?” diye soruyordu. Bu sorunun cevabı öyle uzun ve anlaşılması öyle güçtü ki... O an susmak, en güzel cevaptı çünkü bu sorunun cevabını ancak ben ve Nazlıhan anlayabilirdik.
Şimdi kızım, Gazi Üniversitesi’nde işletme okuyor. Anadilini çok iyi okuyup, yazdığı gibi iyi derecede İngilizce de biliyor. En önemlisi bir kadının hangi şartlarda olursa olsun çalışması ve ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gerektiğine inanıyor. En güzeli de her fırsatta Canım annem diye sarılıp yanaklarımdan öpüyor. Ben de onun, daha önce “o utandığım tokatla” kızarttığım yanağından öpmeye özen gösteriyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sevgibuketi.yetkinforum.com
 
Ben okumayacagim....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SILAM~FM PAYLASIM PLATFORMU :: EDEBIYAT KÜLTÜR SANAT :: Hikayeler-
Buraya geçin: